top of page
Yazarın fotoğrafıercansimsektr

CUMHURİYET MUCİZESİ


Akan suyun da bir öyküsü vardır. Dere olmak, çay olmak, Irmak olmak kolay mı?


Damla damla çoğalarak önündeki engelleri törpülemiş, aşamadıklarının yanından kıvrılmıştır. Yüzlerce yıl sabırla, büyük bir çaba ile çizmiştir yolunu. Yeni gelen bütün damlalar o emeğin yarattığı yataklardan sorunsuzca akar gider. Akışına kurban olmak için akışını bilmek gerek.


İnsan da böyledir. Bu günkü kentlerin birkaç kerpiç evle başlaması gibi. Basarak aşındırdığı düzlediği yolların sokakları oluşturması ve çoğalarak başka estetik yapılar içerisinde büyümesi gibi. Binlerce yıllık yaşam öykülerine sahiptir çoğu kentimiz.


Yerinden yurdundan ayrılıp başka kentlere göçenler yıllar sonra kendi akrabalarını da çekerler. O yüzden bölgesel mahalleler yaygındır kentlerde. Keza yabancı ülkelere göç hareketlerinde de belirli yörelerin insan çoğunluğuna, kümeleşmeye rastlarız.


Bu durum yeni gelenler için korku duvarlarını yıkan bir cesaret aşısıdır. Belirsizlikler kalkar ve olanaklara kolay yoldan, sıkıntı çekmeden ulaşmayı sağlar. Tıpkı akan suyun macerası gibidir.

Cumhuriyette bu topraklarda insanlar için yeni bir ırmak yatağı oluşturma çabasına girişmiştir. Sonradan gelecekler için ödenen büyük bedellerin yanı sıra, yaşamı kolaylaştıracak sistemleri kurmanın çabasını sürekli göstermiştir. Bu çaba kesintiye uğrasa da yanlış politikalarla yatağının değiştirilmesine zorlansa da zaman zaman akışın hızı kesilse de her zaman devam etmiştir. Bedeller ödenmiş, engeller törpülenmiş doğru ve hızlı akışların nasıl olacağı anlaşılmıştır.

Aslında Cumhuriyet, o sistemleri düşünerek, ortaya koyma becerisini ve kararlılığını gösteren insanların gücü ile başlıyor. Akıl ve güç birlikte olduğu toplum ile bütünleşince manzara farklılaşıyor.


Ben de kendimi bu mucizenin içerisinde yetişmiş, yararlanmış bir birey olarak görüyorum.


“…. Babam 1939 doğumlu, babası yani dedem genç yaşta göçüp gitmiş yaşamdan. Amcam ise babamdan 13-14 yaş büyük ve o zaman evli. Köy hali almış yanına kardeşini, ilkokulu bitirince başlatmış koyunların başında köy işlerine.

O dönem köy köy dolaşan ilk öğretim müfettişi babamı elinden tutup götürmüş köy enstitüsü giriş sınavına, kazanmış ve kapatılıp öğretmen okulu yapıldığı dönemde diplomasını alarak başlamış öğretmenlik yapmaya. Ülkenin birçok noktasında, birçok okulunda başarılı çalışmalar yaparken dünyaya gelen kardeşimle beni de farklı kültürlerin içerisine taşımış. İki kardeş en iyi devlet okullarında eğitim alarak üniversiteyi bitirdik. …”


Cumhuriyetin insan kaynağına yönelik verdiği önem ve çaba olmasaydı ne olurdum bilemiyorum. Yoksulluğun, sefaletin ve cahilliğin kıskacında yaşayan, koyun sürüsüne kaval çalan öylesine yaşayıp giden birisi olarak mı bu günlere gelirdim onu da bilmiyorum.


Okul mezuniyeti ile meslek sahibi olduktan sonra elde edilen olanaklar elbette ki kendi köylülerimizle birlikte yakın köylerdeki birçok insan için ulaşılması gereken hedef olmuş, akan suyun damlaları olarak o kanala akmaya başlamışlar. Sonuç olarak, coğrafya değişmiş, yaşam kalitesi değişmiş.


Bir dokunuş, binlerce yaşama damlamış. Doktor, Subay, Mühendis, Sanatçı derken herkes kendi ilgi alanına göre eğitim almış ve yükselmiş. Güzel, kalıcı aile yaşamları kurarak Cumhuriyet için sağlam yeni bireyler yetiştirmişler.


Şimdi birileri çıkacak ve 100 yıllık bu akışın yatağını değiştirecek. Mümkün mü?


Her ne kadar su damlası benzetmesinden yola çıkarak kendimi o suya yeni katılmış bir damla gibi tarif etsem de su yatağınki yolculuğumun henüz bitmediğini, sert kayalara dönüşecek kadar dirençli olduğumu da söylemem gerek.


Bir dokunuşun yarattığı milyonlarca yaşamı bir yerden diğer tarafa taşıyamazsınız.

Buna ne gücünüz ne de aklınız yeter.

Kötüyü iyi ile takas edemezsiniz

Buna ne ömrünüz ne de adaletiniz yeter.

Yalanı doğruya çeviremezsiniz

Buna ne diliniz yeter ne de çarpıtılmış tarihiniz.

Yaratacağınız bütün zararlar sizi törpüler,


Ya bu yatağın içerisinde suyun akışında kalırsınız, bu mucizeyi doğru anlarsınız, ya da hafifliğiniz ile hızlıca öne geçerek, buharlaşarak okyanuslara dökülüp, gökyüzüne karışıp, tadınıza tuz kaçırmış şekilde kaybolur gidersiniz.


Koca bir dağı delip tünel açmak başka bir iş, o dağı komple yerinden kaldırmak ise başka bir iştir.


Cumhuriyet bu toprakların tamamını kaplamış devasa yüce bir dağdır, tünel bile açamazsınız.


Size tavsiyem kendinize başka bir iş bulmanızdır.

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


Yazı: Blog2_Post
bottom of page