top of page

HALK vs ROK

Yazarın fotoğrafı: ercansimsektrercansimsektr

Herhangi bir olay karşısında soru soran ve sorduğu soruya yanıt olabileceğini düşündüğü alternatifleri sıralayan insanlara KOMPLO TEORİSİ diye ithamda bulunarak peşin yargı ile hareket eden kişilerin sayısında çok artış var.


Karşı tarafı kestirme ve kısa suçlamalarla susturmaya çalışanlar her ne kadar argo tabirle herbokolog şeklinde tanımlansa da esasen kendi cehaletlerini örtmeye çalışan mutlu azınlıklardır bana. Her ne kadar çoğalmış olsalar da gözümde azınlık olarak kalmaya devam edecekler.


Bu tür olaylarda bir de bizim kesim var. Kastım benzer dünya görüşü bilim ve akıl süzgecini iyi kullanacak donanıma sahip, olayları izleyen ve doğru değerlendirmelere ışık olması için taraftarlık kokmayan yorumlar yapan. Onların da zaman zaman şaşkınlık veren olaylar karşısında ilk tepkileri çok basit olabiliyor. Detay ve derinlik içermeyen yüzeysel ifadeler ile beklentilere yanıt verdiklerinin farkında olmayabiliyorlar.


Yukarıda anlatmaya çalıştığım 2 taraflı tepkileri açıklamaya aday en güzel ve güncel örnek Halk TV ile ROK arasındaki ilişkidir.


Dün kısa adı ROK olan ve muhalif kitlenin görmek, duymak istemediği itici şahıs ile Halk TV nin Youtube kanalı arasında bir röportaj yayınlandığı haberi geçildi. Arkasından peş peşe gerek Halk TV programcıları gerekse de bizim kesimden şiddeti yüksek düzeylere çıkan eleştiriler geldi. İçlerinde son derece mantıklı ve doğru yazılmış çok şey vardı elbette ki. Bugün ise aynı kanalın ROK ile sürekli çalışacağı haberi yayıldı.


Bu ROK şoku elbette ki kaldırılamayacak kadar büyük, inanılmaz ve şaşkınlık dolu bir olay. Bu sarıcı olay nedeni ile sarsılan, şaşıran çok insan oldu. Yorumlar yağmur gibi yağdı. Tepkiler arşa çıktı.


Halk TV kurumsal yapısından ve kanal sahiplerinden çıt yok.


Çok tepki alacaklarını bilmiyorlar mıydı?

Rating değerlerine sekte vuracağını hesaplamadılar mı?

Kendi içlerindeki dengeleri etkileyeceklerini bazı taşların oynayacağını düşünmediler mi?


Onlarca soruyu peş peşe ekleyip neden, niçin, ne zaman ve nasıl gibi bilimsel düşünmenin temeli olan soruları sorup yanıt aramak, anlatılması zor olduğu için anlatamayan TV sahiplerine ve çalışanlarına aracı olmak, bu konuda çaba göstermek de bir seçim olabilir.

Bu konuya 2 farklı açıdan yaklaşarak konuyu basit anlamda sorgulamak ve sizleri de düşünme platformunun içerisine davet etmek istiyorum.


Oldum olası ABD ve İngiltere’de uzun yıllar kalmış, önemli ticari ya da bürokratik ilişki düzeylerine (Örn; Kemal DERVİŞ, Mehmet ŞİMŞEK) ulaşmış insanların (En fazlasını prens adı altında Turgut Özal döneminde gördük) ülkemiz de gerek kamuda gerekse de özel sektörde çok görünür iş yapıyor olmalarından rahatsızlık duymuşumdur. Bugüne kadar yaşadığımız örneklerin hiçbirisi bu milletin gerçek yararına olmamıştır.


Konuyu daha iyi anlaşılır kılmak adına sizler bu konuda yaşadığım gerçek bir hikâyeyi okumanızı öneririm. www.ercansmsk.com/post/emperyalistlerin-j%C3%B6n-t%C3%BCrklerle-sava%C5%9F%C4%B1-devam-ediyor Emperyalistlerin Jön Türklerle savaşı devam ediyor.


Halk TV sahibi Cafer Mahiroğulları uzun yıllar önce İngiltere’ye gitmiş, çok çalışmış ve doğru adımlar atarak Tekstil alanında başarılı, sermaye birikimi yüksek bir insan konumuna ulaşmıştır. Doğru yerde, doğru işin içerisinde olmanın yanı sıra akıl ve becerisi ile kendisini bu konuma taşımıştır. Takdir edilmesi gereken bu başarıyı bir kez daha alkışlıyorum


Ancak yurt dışında bu kadar başarılı işler yapan bir kişinin ülkesine dönerek hiç bilmediği bir sektöre adım atmak istemesi de hiç normal değildir. Şimdi diyeceksiniz ki büyük şirketler ve holdingler içlerinde farklı sektörlerden firmalar barındırırlar, bu durum sahiplerinin sektörü bilip bilmediği ile ilgili değildir.


Elbette ki soru doğru olmakla birlikte cevaben, hiçbir iş adamı kendisini sürekli riskler içerisinde bulunduracak, diğer işlerine de negatif etkisi yüksek olacak işlere girmez. Girebilmesi için büyük bir desteği arkasında hissetmelidir.


Mesela bu konumda ben olsaydım İngiliz devletinin (Dikkat edin hükümetin değil) desteği olmadan, onların beklentileri çıkarlarımla uyuşmuyorsa eğer, böyle bir riski almaya asla soyunmazdım.


Cafer Bey için sunulmuş böyle bir destek var mıdır, yok mudur, varsa da hangi düzeydedir onu bilemem, ancak kendi adıma kurduğum senaryo çerçevesinde olaya bakarak doğruya ulaşmak için doğru soruyu sormaktan da çekinmem. Varsa da bu faktörü DIŞ etken olarak değerlendirmek lazım.


Olayın diğer yüzü ise kanalın ulaştığı güç, yüksek marka değeri ve milletin teveccühüdür, yani İÇ etkene konu olan parametrelerdir.


Gerçekten izleyici sayısı tavan yapmış, rating oranlarında her kanalı geride bırakacak güce erişmiş, halkın doğru ve güvenilir bulduğu, haberlerinin inandırıcılığının bu nedenle çok yüksek olduğu bir TV kanalı olarak karşımızda duran Halk TV.


RTÜK kanalı ile ardı arkası kesilmeyen para cezaları, muhabirlerini yıldırmak için sürekli gündem olan soruşturmalar ve bütün bunlara rağmen yıkılamayan ancak yara almış bir kale.

Paranın ve korkunun işlemediği bir medya kanalı olarak gördük bu güne kadar.


İktidar onlarca kanalı kendi lehine propaganda yapacak, kötülüklerinin, kötü işlerinin veya kötü sonuçların haberini yapmayacak ve sürekli her şeyi pembe dizi haline sokacak plan çerçevesinde ele geçirdi ve bunun yeterli olması için yıllardır bir çaba içerisinde. Sayısal olarak bakınca başardığını, içerik olarak bakınca da yetersiz kaldığını görmek mümkün.

Halk TV ye vurulan darbeler de işe yaramıyor görüntüsü veriyordu. Belki de daha büyük bir şey yapılması gerekiyordu ve bu plan arkalarda bir yerlerde yapılıyordu. Elbette ki zamanlaması önemliydi. Erken seçim virajına 5 kala yapılmalıydı. 5 kala deyiminin yerini zaman tanımı olarak neyin dolduracağını bilemiyorum. Elimde bu tür konuların etki süreleri hakkında bilimsel bir çalışma yok. 6 ay mı? 1 yıl mı?


Ve

Halk TV, planlayıcıların eline muhteşem bir koz verdi, her ne kadar onların koz arar halleri olmasa da kanaatimce bu iyi kozu değerlendirmek daha doğru olur diye düşündüler.


Önce gazeteciler göz altına alındı, sonra Suat Toktaş tutuklandı ama iyi niyet olarak uzanan el diğerleri serbest bıraktı. Her yerde olduğu gibi garantili anlaşmalar bir süreç meselesiydi.

Arada ne konuşuldu bilinmez ama iddianame çabuk yazıldı ve acele olarak ilk duruşma tarihi verildi. Herkes bunlar bunları ceza vermeden asla bırakmaz derken şok bir karar açıklandı ve hepsi beraat etti. Küçük ama önemli bir ayrıntıyı kaçırdık. Suat Toktaş’ın eylemine ilişkin bilirkişi raporu istenmesi, sopanın bir ucunun bırakılmadığını görmedik.

Şimdi dönelim ROK olayına ve şu soruyu soralım;


Halk TV izleyicilerini önemli ölçüde rahatsız edeceği, izleyici sayısında kopmalara dahi neden olacak bu projenin başlatılmasının sebebi İÇ etken mi, DIŞ etken mi?


Hiç kimse tarafsız medya, ülke medyası gibi savunmaların arkasına sığınmasın. Bu tarafsız ve bağımsız yargı açıklaması gibi ele alınır ve değerlendirilir.


Bu ülkede yaşayan herkes, gerçek ile görünen arasındaki farkı artık çok iyi biliyor.


İÇ etken olasılığının %90 ve üzeri olduğunu düşünmekle birlikte DIŞ etken olasılığı da her yaşanacak (ŞOK) olayda değerlendirme dışı bırakılmadan masada tutulmalıdır diyorum.


O yüzden Halk TV logosunu yas renkleri biçiminde kullandım. Yoğun bakımdan çıkar mı, çıkarabilirler mi, bekleyip göreceğiz.

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2021, simsekercan tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page