Sosyal medya duygularımızı, düşüncelerimizi, tepkilerimizi ifade etmek ve benzer şekilde düşünen insanları bularak çoğalmak için güzel bir ortam,
Beğenmeyenlerin, farklı düşünenlerin ya da başka amaçlar doğrultusunda çalışan bireylerin saldırılarına, hakaretlerine maruz kalma riski de oldukça yüksek, huzursuz, sıkıntılı ve kötü bir ortam.
İçinde her şey var, yalanı bol, gerçeği bol, karartması bol, çatışması yüksek bir menü içerisinde bazı şeyleri görmezden gelerek dayanmak ve sabırlı olmak ise çok kolay değil.
Kimlik uğruna kavgalar eden, savaşlar çıkaran bir toplumun bireylerinin gizlendiği ve kimliksiz olarak yollarına döküldüğü bu mecranın bir de akil adamları çok. Kadın resmi koymuş ama erkek, erkek resmi koymuş ama kadın, ünlü birisinin resmini kullanmış ama ajan.
Kendi koyduğu tepkinin arkasına düşülmesini isteyen, kendi yazdığı kitabın okunmasını arzu eden, takipçi sayısı ile büyüklük ve saygınlık kavramlarının beklentisi içerisinde olan oldukça fazla sayıda kişileri görmek mümkün.
Sizden birisiymiş gibi masaya oturup, şöhret sarhoşluğundan ya da kamuflajını atarak size karşı savaşan çok insanı görmek de mümkün.
Şiir için çabalayanlar, Felsefe için çabalayanlar, sanat için, müzik için çabalayanlar, hayvan dostlarımız için uğraşanlarla birlikte bir o kadar bu konular üzerinden sömürü yapanlar da var. Gerçekleri ve değerleri baltalayan, insanları hayal kırıklığına sürükleyerek güven duygusunu yok eden, kendi şahsi menfaatleri için yalnızlığa sürükleyenler de var.
Herkesin çok kızdığı, sinirlendiği birçok şey mutlaka vardır ama ben en çok da bir olay karşısında;
*Neden tepkinizi koymuyorsunuz?
*Biz nasıl bir milletiz?
*Bu kadar duyarsız olunur mu?
Sözleri ile başlayan üst perde söylemlere kızıyorum.
Kendisini bu tür şeyler yazınca aklanmış olarak hisseden, aslında sadece yazmak dışında bir tepkisi olmayanların, yazarak bir olayın liderliğine soyunmaları oldukça sinir bozucu.
Sadece bireylere sesleniş yok. Siyasi liderlere verilen ayarlar da var.
*Bu konu hakkında niye bir şey demediniz?
*İktidarı mı koruyorsunuz?
*Size boşuna mı güvendim.
Eline klavyeyi alan döşeniyor. Beni dinle, ben iyi bilirim, toplumu tanırım türünden alt mesajlar ile yüklenip duruyorlar.
Siyaset nedir, hedef kitle kimdir, analitik anketler aslında ne diyor, bilim adamları nasıl bir öneri ile genel politikanın hatlarını çiziyor, gündem üstünlüğünü almak ya da kaptırma risklerinin psikolojik travmalarının ne kadar süreceğini ve ne tür sonuçlara mal olacağını bilmeden yazıyorlar. Örgüt adına çalışan, rapor veren, kararlar alan milyonlarca insanın emeğini, zekasını hiçe sayarak yazıyorlar.
Yazan kişiye parti üyesi olup olmadığını soruyorsunuz, değilim diyor. Neden üye olup bu çalışmalara içeriden katkı sağlamayı düşünmüyorsunuz diye devam ediyorsunuz, siyaset benim işim değil diyor. İşiniz siyaset değilse, siyasete ayar verme hakkını sadece vereceğinizi söylediğiniz 1 oy için mi yapıyorsunuz diyorum EVET diyor. Benim de 1 oyum var ve sizinki kadar değerli, ben de sizin önerinizin aksini söylüyorum, şimdi ne olacak diyorum, ses yok….
Gerçekten muhalif iseniz hangi muhalefet partisinin gönlünüzden geçtiğinin önemi yok. Önemli olan gidip o siyasi partiye üye olmanız. Yaratacağınız rakamsal büyüklük ile korku salmanız.
Böyle yapacağınıza, kendi menfaatleriniz nedeniyle aslında korkarak kendinizi fişlememe gayreti içerisinde yaşıyorsunuz. Bireysel korkularınızın arkasına sığınarak verdiğiniz ayarlar sizi bir yere götürmez. Ancak bu ülkenin düzelmesini ve ayağa kalkmasını geciktirir. Sefaletinizi milyonlarca insan yaşar.
Lafa geldi mi, klavye kahramanlığı yaparak mangalda kül bırakmayan sözde kül yutmazlara sesleniyorum;
Kendinize bir daha bakın, ülkenizi uzaklardan seyretmeyin, bütünlük söylemi içerisinde sakin olmaya çalışın, günlük sorunlar içerisinde boğulmadan gelecek için yaşamaya gayret edin ve gerçekten cesur bireyler iseniz,
GİDİN PARTİNİZE ÜYE OLUN..
Siz üye olup, ışık vermez iseniz karanlıktan hiçbir zaman kurtulamayız.
Her kafadan bir ses olmayın. Milyonlarca ses olalım birlikte.
Comments