top of page
Yazarın fotoğrafıercansimsektr

MACARİSTAN seçimlerinden yansımalar


Ne istiyoruz, neyi destekliyoruz gerçekten bilmiyoruz.


Akan suların içerisindeki bir yaprak gibi konakladığımız, takıldığımız yerlerdeki güzellikleri savunarak oynadığımız Polyannacılık ile var oluşumuzu kanıtlamaya çalışıyor gibiyiz ve farkında değiliz.


Aklımız hem çok karışık hem de olan biteni çabuk unutacak kadar yetersiz.


Sürü psikolojisi içerisinde yuvarlanıp, feodal köklerimizden kurtulamadığımız sözde bir bilinç içerisindeyiz. Sürünün içerisinde olmadığımızı anlatmaya çalışan ifadelerimiz, bazen üstten bakışlarımız bazen de kesin kanaat olarak ortaya koyduğumuz ve bazı bilgiler çerçevesinde verdiğimiz destek ile aslında bu yorumları yapmaya muktedir olduğumuzu anlatan ifadelerimiz ile saçma sapan çelişkiler ve karışıklık içerisinde yuvarlanıyoruz.


Egolarımız, bilimsel iletişimden uzak tavırlarımız, korkularımız ve varoluş bilgeliğimiz gibi farklı psikolojik parametreler içerisinde aslında bozuk olan psikolojimizi baskılamaya, saklamaya ya da tedavi etmeye çalışıyor gibiyiz.


Bu uzun girişi ve bireysel psikoloji tarifini neden mi yaptım?


Mevcut rejimin altında inim inim inleyen millet için liyakatsizliğin ve tek adama bağlı bir yönetim modelinin bu acılara sebep olduğu görüldü. Ortak paydanın en büyük 2 kriteri anlaşıldı. Ortak aklın ve bilginin önemli olduğu onaylandı.


Diğer yandan bu onayı verenlerin zaman zaman belirli olayları örnek göstererek “Bu seçimlerde adayın kim olacağı, seçmen tercihi açısından önemli” yorumlarını yapıyor olmasının çelişkisi devam ediyor. Bu çelişkiyi isim vererek, talep ederek destekliyor olmaları içine düştükleri yanılgının bir parçası. Tek adam istemiyorum ama şu adamı istiyorum demenin mantıklı ve bilimsel bir yanı yok.

Ortak akıl oluşturmaya çalışan liderler ise, halkın nasıl bir aday istediği konusunda bilimsel araştırmalar yaptırıp, genel kriterleri belirlediği ve bu kriterleri özet olarak bize sunduklarını dahi arka plana iterek üst akıl gibi davranmaya çalışıp, ısrarcı olmak nasıl bir psikolojik tavırdır bilemiyorum.


Evet, yeni dönemde öncelikli parametremiz %100 güvenilir bir insan ile yola çıkmak. Öyle ya koltuğa oturduktan sonra değişen konjonktürün şaşaasına kapılıp verdiği sözlerden vaz geçmemeli, parlamenter sisteme geçişi geciktiren ya da tıkayan bir insan olmamalı. İkinci önemli parametre ise geçiş sürecine kadar dağılmış devleti ve kurumları toparlayacak, saygınlık kazandıracak bilgiye, deneyime sahip olmalı, tecrübesi olmalı. Son olarak eğitimi.

Bütün bunlara ek olarak kaybetme korkusuna düşmeyecek bir cesareti ve tehdit edilemeyecek temiz bir geçmişi ile hoş görüsünü, birleştirici tavrını ortaya koya bilmeli.


Ekranlarda gördüğümüz, sevdiğimiz ve belki de budur dediğimiz birçok insan için farklı olaylar içerisinde hangi alışkanlık veya hesaplar içerisinde hareketler yapacağını bilmiyoruz. Bu şekilde sevip desteklediğimiz ve daha bir yerlere getirmeden bizi hayal kırıklığına uğratan çok insanın kaybolup gittiğini ne çabuk unuttuk. Unutmaya da devam ediyoruz anlaşılan.


Bir araya gelerek ortak paydada buluşmaya çalışan ve sadece bunun için çabalayan örgütleri, yöneticileri ile milyonları bulan bir ortak aklın çabasını küçümsemek, düşünce beyan ediyormuş gibi ayar vermek, bazen küçümsemek kendi tek adamlığımızın çelişkisi içerisinde bir ülke kurmaya çalışmak basiretsizlikten öte bir şey değildir.


Güncel olarak Macaristan seçimlerine dayalı fikirler yürütmek, öneriler sıralamak da öyle.

Oysa çok yakın zamanda muhalefetin elde ettiği oldukça büyük ve inanılmaz bir başarıyı bütün çabaları ve çaba gösterenleri ile gömmeye çalışıyoruz. Ben oy vermesem olmazdı diye kendimizi milyonların üzerinde konumlandırıyoruz. Bu nasıl bir ego dur anlamadım. Hiç tanımadığımız başkanları seçen bizleriz, onları daha üst makamlarda görmek isteyen de. Ancak o başkanları kriterlerine göre masaya koyup bizim seçmemizi sağlayanları alkışlamak işimize gelmiyor. Bu emeği ortaya koyanların hakkını vermekten çekiniyoruz, niye?


Ülke halklarının genel yaşayış biçimleri, tarihleri ve ekonomileri gibi farklılaşan parametrelerin yanı sıra bireysel alışkanlıklarını benzermiş gibi gösterip aynı sonuçların olacağı korkusu ile iddialarda bulunmak ne kadar doğru? Benzemezler içerisinde benzer sonuçlar çıkarmak için hangi akla sahip olunmalı?


Her tarafı kuşatılmış, param parça olmuş, okur yazar oranı yerlerde sürünen yoksul bir halkın inandığı bir aklın peşinde giderek emperyalizme darbe vuracak zaferini küçük görenler. Bu tarihsel gerçek içerisinde bu milletin aklı dışında da sahip olduğu şeylerin rolünü göremeyenlere söylenecek tek söz var. Sizler o günlerde de milletin paçasına yapışıp, bu zaferin gerçekleşmeyeceğini söyleyerek aşağı çekmeye çalışan mandacı korkaklar gibisiniz. O neslin devamısınız sanki. 100 yıl sonra yeni nesil olarak ortalığa dökülüp, başkalaşmış formlar içerisinde özde benzer davranışları gösterdiğinizi anlayın artık.


Sizin için çaba gösteren insanların gerçekten bir çaba içerisinde olduklarının samimiyetine inanın.

Masallarla, fıkralarla, başka yerlerde yaşanan farklı olaylarla saldırmayın.


Başaracağına inanmış bir toplumun ya içerisinde durun ve o topluma destek olun, ya da susun biraz.

35 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page