“Biz öyle sandık” ifadesindeki sanmaktan bahsetmiyorum.
Dikdörtgen ya da kare küp şeklinde kapaklı ahşap, cam, plastik, metal gibi malzemelerden yapılmış kapağı olan bir saklama, toplama kabından bahsediyorum.
Tabi ki çeyiz sandığı falan da değil. Bahsettiğimiz şey SEÇİM SANDIĞI…
Oylarınızı kapalı bir zarfa koyup içine attığınız ve kapağı açılarak sayım döküm işlemlerinin yapıldığı, Sandıktan bahsediyorum.
Elbette ki sandık, bu Demokrasi oyununda bir simge.
Bazen çocuksu bir coşku, Bazen taraftarlık duygusunda son dakika bekleyişi Bazen de bilgelik içeren kaygılar gömülüdür o sandıkta. Ne çıkacağı merak edilir, Sonuçlar alındıktan sonra, çıkan çok şey varmış gibi her türlü yorum ile günlerce konuşuruz. Analizler, istatistikler, toplamalar, çıkarmalar uzar da uzar.
Kazanma duygusu, çok farklı duyguların içerisinde gizlenir, bekler. Demokrasi talebi Hukuk talebi Gelecek vizyonu Huzur, mutluluk derken Elde edilenden yoksun kalmama Yandaşlık faturası ödememe Paradan, makamdan, etiketten, kartvizitten vazgeçmeme duyguları da karışır içerisine.
Sonuç olarak, saflar 2 ana hat üzerinde ayrılır. Maddi Menfaat hattı, Manevi menfaat hattı.
Her şey bizim olsun hattı, Her şey herkesçe bölüşülsün hattı.
Bu 2 li hatlara çok fazla isimler koyabiliriz. Arada ince geçişkenlikler, ortakmış gibi görünen temenniler de olsa mesele 2 hat üzerinde döner. Gidiş gelişli 2 hatlı yol gibi. Yaşam ile Ölüm kavramı arasında bir dengeye oturan kocaman bir boşluk gibi.
Sandığın kapağı açıldığında size 3 isteğinizi soran bir CİN çıkmayacak elbette, ama içindekileri değiştirmeye çalışan CİNLER her zaman olacak. İçerisindekini değiştiremeyip dışarıdan değiştiren ŞEYTANLAR da olacak elbette.
Sonuçların, tamamen toplumun isteği yönünde oluşsa da çözüm olmayacağı, beklentileri karşılamayacağı aşikar. Toplumun geleceğine dair etkileşimde olacağımız çok fazla parametre olacak önümüzde. Yönetebileceğini zannettiklerimizin yönetemediklerini göreceğiz belki de.
Bu süreçlere baktığımızda ve yaşadıklarımızı da ele aldığımızda, tecrübelerimizle sabit olan bu durumlardan kurtulmanın tek yolu, çok iyi bir Eğitim alt yapısı ve Üretim odaklı çalışma anlayışını hakim kılmak olacağını bir kez daha göreceğiz.
Vicdanları rahatlatan Adalet, İç ve Dış Barışa endeksli yönetim felsefesi ile Laiklik ilkesinin korunması, ülke yönetim sistemin değişmez politikaları olduğu sürece, gelecek nesiller için keyifli bir ülke olabiliriz.
SANDIK bir bölen olmamalı, birleştirmeli…
Otomobil gibi; ya sizi istediğiniz yerlere ulaştıran, özgürlüğünüze katkı sağlayan bir araç veya kurallara uymadan, aşırı hızla yapılan bir yolculuğun sonucundaki kazalara dayalı yaralanmalar, ölümler, acılar.
Sandık diye geçiştirmeyin dostlar, yerine yeni çözümler koyamadığımız sürece bu yaşam tabutuna dikkat edin, önemseyin..
Comments