Dinliyorum ve okuyorum.
Önümüzdeki seçimlere ilişkin yoğun bir analiz bombardımanı altındayız.
Danışmanlar
Anket firmaları
Gazeteciler
Parti yöneticileri
Ve
Bilim adamları
Not alıyorum.
Siyasetin bu gününe dair adayları, sistemleri, araştırma sonuçlarını.
Her tarafta bir uçurum var ve herkes haklı olduğunu yüksek perdelerden söylüyor.
Halk şunu istiyor, halk bunu istiyor, şu adayı destekliyor, program soruyor, kaynak soruyor, oy vermem diyor, sandığa gitmem diyor açıklamaları altında muhteşem bir bilgi kirliliği savaşının tam ortasındayız. Dönüp bakıyorum azımsanmayacak sayıda etkilenenler, başkalarından aldığı, inandığı, kendisince doğru bulduğu bilgileri kendi fikri gibi satanlar dolmuş ortalığa.
Endişelerini, kaygılarını ve korkularını, örgütlü yapıları suçlayacak şekilde ortalığa dökenler, üst perdeden önerilerde bulunanlar ve her yeni açıklamadan sonra yeni kaygıların peşinden koşanlar.
Ortalık yangın yeri. Geleceğin yanmaması için sözde bir koşuşturma var. Yangına su taşıyanlar bir yanda, 1 bidon benzin alıp koşanlar diğer yanda. En büyük sıkıntımız herkesin herkesi kendisi gibi görmesi veya kendisi dışındakileri küçük görmesi. İçerisinde bulunduğu kitlenin oranını bilmemesi.
Bir de kendi takipçi gurupları aslen belli olan, ideoloji ve fikir açısından kümelenmiş yapıya sahip, az da olsa trol karışımı hesapların yaptıkları anketler yok mu? Evlere şenlik bir dünyamız var.
Sanki halkın tamamı üniversite mezunu ve her birey her şeyi ince eleyip sık dokuyarak sandığa gidiyor. Sanki herkes aşırı vatan ve devlet sever, titizlikle inceliyor her programı, her söylemi ve ikna olması en zor seçmen bu topraklarda yaşıyormuş gibi anlatıyor. dönüp başka halklar ve başka ülke seçimleri ile örtüştürüyor.
Hangi partiye oy veriyorsa, hiçbir programı okumadığını, çelişkili söylemleri bile eleyip yön değiştirmediği, takım tutar gibi taraftarlık yapmadığını düşünüp, değerlendirmeden, hangi kaynaklar ile sorusunu sormayı kendisine hak görüyor ve sorunun yanıtını alamadım bahanesi ile kurtulamadığı ideolojiye sarılıp yatan seçmenimiz var.
Ülke uyuyor aslında, hem de ölüm uykusuna yatmış.
AKP iktidara gelirken hiç tanımayanlar ve ona oy verenler, tanıdık bildik insan peşine düşmüş. AKP iktidarı isterken kaynak sormayanlar, kaynakları neden bu kadar tükettiğini sormayanlar ekonomi yazarlarına savaş açmış. Ekonomi alanında en çok duyduğu enflasyon kelimesi ve tanımından başka şey bilmeyenler, ekonomi profesörü edasında devlet yönetim bütçesinin peşine takılmış.
Hiç bir partiye güvenmiyorum söylemi içerisinde kalarak şımarıkça oturmayı tercih edip, gidip üye olarak çalışıp, geleceğe katkı sağlamaktan çekinen tembel insanların konuşarak var olduklarını ispatlamaya çalışmaları bu savaş ortamının havada uçuşan mermileri aslında.
Boşluğa sıkılan karavanalardan ben aslında yoruldum.
Hassas bir dönemin pençesindeyiz. Dikkatli olmak, sabırlı olmak ve suları bulandırmadan geçireceğimiz kısa bir zaman dilimine ihtiyacımız var. Oynanan oyunların, entrikaların figüranlığını yapmadan durmayı başarmalıyız.
Olumsuz düşünceleri yayanların tek bir hedefi var.
Artık kazanılmış sadece sandıklarda tescil edilmesine ihtiyaç duyulan bir seçimin heyecanını yok etmek.
Umutları maymuncuk gibi çevirip, göremeyeceğimiz başka baharları vaat etmek.
Çocuklaşmayın. Her kamyonun kasasına asılıp yol almayın. Sizi alıp koltuğuna oturtarak rahat bir yolculukla dilediğiniz yere götürecek otobüsü bekleyin ve duraklarınızdan ayrılmayın.
Freni boşalmış, direksiyonu kırık otobüs görürseniz saklanın.
Sandıklarda bana değil, ülkeye lazımsınız.
Comments