top of page
Yazarın fotoğrafıercansimsektr

YOL-suz-LUK


Kelime anlamı; yolsuz olma, yolu bulunmama durumu.


Biz daha çok MECAZİ anlamı çerçevesinde kullanmayı tercih ederiz; bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma, yasaya, kurala, yönteme aykırı iş yapma.


Yaşamımızı saran, sürekli konuştuğumuz haberlerini okuduğumuz kelime anlamı olarak iliklerimize kadar hissettiğimiz anlam, mecazi olanıdır. Görev ve yetkinin kötüye kullanması yasalara, kurallara aykırı iş yapılmasının ana amacı PARA gibi etkili bir yönetim aracına daha çok sahip olmaktır.


Bazen yasal olmayan teklife katlanacak olanlara, yolsuzluk yapmaya meyilli kişilere para yerine üst makamlara getirilmesi teklif edilse de olaylar çoğunlukla para etrafında şekillenir.


Yolsuzluk olayları, parasal büyüklüğü yüksek şirketlerde de ortaya çıkabilir. Bizler yine de bu kelimenin içine sadece DEVLETİ yapıştırmışızdır.


Para ve ahlak arasındaki ilişki suda yüzen gemi misali su ve gemi arasındaki ilişkiye benzer. Gemi su üzerinde yüzer ama içerisine su dolarsa da batar. Bir millet bütün benliğini para ile doldurursa ahlakını kaybeder ve aynen bir gemi gibi batar diyebilir miyiz?


Bireyler yolsuzluk haberini heyecanla okur, kahvede, tarlada evde her yerde sürekli konuşur ve yeni bir şeyler var mı diye merakla deşer, yoksa da kendisi eklemek de mahirdir. Aslında olağanüstü bir ilgisi vardır kolay zengin olmaya, açıkta olanı kendisine almaya. Diğer taraftan, bu haber üzerinden sözde kendi ahlakını tanımlamayı, kendisini doyasıya anlatmayı ister. Kim kimin hikayesine ne kadar inanır bilemem ama yolsuzluğun haber olarak en çok konuşulan ilgi çeken bir içerik taşıdığı gerçektir.


İş yolsuzluk yapanlara tepki göstermeye gelince de yeryüzünün en vurdumduymaz, en hareketsiz insanı oluveririz.


Bir yanda “Devlet malı deniz… “diye başlayan sokak deyimleriyle süslenmiş bozuk kültürel yapı, diğer yandan birey olarak olayın olduğu anda onun cebine dokunmadığını düşünen ve kendi geleceğinden uzak yaşayan bireylerin “Bana dokunmayan….” diye başlayan içi boş söylemleri.


İki yanlış arasına sıkışmış vatandaş bir de cehalet ağı içerisindeyse, işte o zaman felaketi düzeltmek ve ona neler olacağını anlatmak gerçekten olanaksızlaşır.


Devlet toplayacağı gelirler ve yapacağı harcamalar için bütçe yapar. Harcamalar beklenenden, hedeflenen rakamlardan daha yüksek olursa bütçe açığı çoğalır, yönetim zorlaşır. Bu açık ya yeni vergilerin çıkarılması ya da mevcutların arttırılması ile kapatılmaya çalışılır ya da yüksek faizlerle borçlanarak yeni kaynak girişleri ile dengelenir. Borcun faizleri de harcama kalemlerini arttırmaya devam edecektir. Ancak bu artışlar faizlerin ödeneceği yıllarda kendisini hissettirecektir. Yani geleceğin açığı diyebiliriz.


İşte tam da burada yüksek açıklara sebep olan ve her geçen gün eksilen aile bütçeleri sarsılmaya başlar ve israf, yolsuzluk gibi kavramlar konuşulmaya, aile içi şiddetler, boşanmalar artmaya başlar.


Basit anlamda,10 liralık bir işin  15 TL ye yaptırılması, 5 TL nin fazladan verilmesi tipik olarak anlaşılan en basit yolsuzluk örneğidir.


Savurganlık ve yolsuzluk bütçe açısından Devletin yaptığı işlerin maliyetlerine eklenir. Yani aslında her birimiz için ek maliyetlere sebep olur. KDV %18 den 20 ye fırlar, olmadık mallarda ÖTV uygulaması başlar, ÖTV nin KDV si, verginin vergisi gibi anlaşılmaz uygulamaların içerisinde cebimiz boşalmaya, bireysel ekonomimiz de sarsılmaya başlar.


Sistem kendi yanlışlarının bedelini bize ödetmekten başka çare bulamaz. Çünkü devlet bizimdir ve aslında biz devletiz.


Yönetenler de hesap vermemek için çoğunlukla göz yumdukları bu maliyet sayesinde her seçim de sağlayacakları yeni finansman ile kendilerini koruma duygusu içerisinde yaşarlar. Yolsuzluğun görülmeden, bilinmeden ve izin vermeden yapılması mümkün değildir, o yüzden taraflar arasında paylaşılır.


Onlar yeniden kazandıkça hiçbir zaman düzelmeyen ekonomi ve sertleşen yönetimin acıları altında ezilmek de kaçınılmaz sondur hepimiz için. Hesap soramadan ilk dayağı yiyen de biz oluruz maalesef.


Kısacası artık bizim bütçelerimiz de bozulmaya ve açık vermeye başlar. Gelsin krediler, kredi kartları derken bir gün eldeki gelirimiz de bunların faizini bile karşılayamaz hale gelir. Sonrası daha acı. Artan toplumsal olaylar ve sarsılan bir kültür maliyeti olarak yazılacak hikayeler oluşur.


Tepkisizliğimiz anında hissetmediğimiz içindir

Tepkisizliğimiz bana dokunmayan yılan mantığı içerisindeki yalnızlıktır

Tepkisizliğimiz “herkesin yaptığı şey” düşüncesine esir olmamızdandır


Sahip olduğumuz, bize ait devleti koruma kararlılığı göstermek varken, devleti yönetenleri devlet zannederek korkuyor olmamızın saygı ile ilgisi yoktur ama bu tür kurtuluş yollarının manevrası ile tembellik içerisinde yok olmayı tercih ediyor olmamız da anlaşılır gibi değildir.

Kötü yönetim her birimiz için öncelikle büyük ekonomik maliyettir. Bu maliyetlerden kaynaklı harcamaların finansmanı için içeriden dışarıdan sağlanacak kaynaklar zamanla dış kaynak olarak çoğalacak ve esarete dönüşecektir.


Tembelliğimiz, tepkisizliğimiz yüzünden elimizden kayıp giden güzel ülkemiz diye ağlayarak, fotoğraflara bakmak ve avunmak istemiyorsak, böylesine bir tarih sayfasından uzak durmak istiyorsak, israf ve yolsuzluk maliyetlerinin ne kadar ürkütücü sonuçlarının olduğunu anlamak zorundayız.


Tepkimizi koyamazsak ne devletimizi ne topraklarımızı ne de geleceğimizi koruyamayız.


Evimize giren hırsız eşyalarımızı çaldığında nasıl ki yeniden o tür eşyaları satın almak gibi bir maliyet yaratıyorsa, yolsuzluk da büyük evimiz devletimizin bu yolla soyulmasıdır. O yüzden bize aktarılan zorunlu maliyetler oluşmakta, buna katlanarak yaşamamıza sebep olacak sosyal maliyetler yaratılmakta ve sabırlı olmamız istenmektedir.

 

64 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


muratarslaner0634
muratarslaner0634
3 gün önce

Kaleme aldığınız konu malesef cerahatın tam kendisi. Fakat halkımızın tuhaf bir statükoculuğu var ve mevcut durum bozulursa daha da kötü olur korkusuyla cılız tepkiler ağlak söylemlerden öteye geçmeyen durumla yaşamayı tercih ediyor. Tuhaf bir düzenin dönemini yaşıyoruz! Bahsettiğiniz soruna korkmadan göstereceğimiz demokratik tepkiler ancak varlımızın sebebi olacaktır. Bu kirlenmişlikten bir arınma çıkması için her münevvere düşen önemli sorumluluğa örnek olanlardansınız! Esenlik dileklerimle.

Like
Yazı: Blog2_Post
bottom of page